“SUS! AĞZINA BİBER SÜRERİM!”

“SUS! AĞZINA BİBER SÜRERİM!”

Zeki Sarıhan

Milletvekili seçimleri yaklaşıyor. Yalnız bu vesileyle değil, her zaman bir kısmı diyor ki: “Biz Müslüman’ız. Oyunu bize ver. Bizi destekle. Memleketi Müslümanlığa göre idare edelim.”

Ben onlara diyorum ki: “İyi de Müslümanlar çeşit çeşit. Zengini var, yoksulu var. Patronu var, işçisi, emekçisi var. Hırsızı, uğursuzu var. Deveyi hamutuyla yutanı var. Sizin iktidarınızda hangisinin çıkarları gözetilecek? Zenginlerin mi emekçilerin mi?”

“Sus, bozguncu. Ağzına biber süreriz. Nerden aldın bu fikirleri? Zengin, fakir yok. Hepimiz Müslüman’ız” diye cevaplıyorlar. Anlıyorum ki bunlar dini çıkarları için kullanan zenginlerin partisi. Yüzümü buruşturuyorum. Ağzıma biber süreceklermiş. Yapmadıkları iş değil ya! Kaç kez sürdüler? Ağzım zaten yanıyor!

Bir kısmı da şöyle diyor: “Biz Türk’üz. Oyunu bize ver. Bizi destekle. Sen de bir Türk’sün. Memleketi Türkler yönetmeli. Her şey Türklerin hakkıdır!”

Ben onlara da diyorum ki: “İyi hoş da Türkiye’yi zaten Selçuklulardan beri Türkler yönetiyor. Ruslar, Acemler, Yunanlılar değil. Ancak Türkler çeşit çeşit. Zengini var, yoksulu var. Patronu var, emekçisi var. İşsizi var. Yurtseveri var, işbirlikçisi var. Sizin iktidarınız hangi Türklerin iktidarı olacak? Fabrikalar, emekçilere devredilecek mi? Ağa toprakları yoksul köylülere verilecek mi? Sizin en yüce değer saydığınız şey emek mi, sermaye mi? Açık konuşun. Bana mugalata yapmayın.”

“Sus bozguncu. Ağzına biber süreriz! Sana bu fikirleri kim aşıladı? Bölücü mü oldun? Zengin fakir yok. Hepimiz Türk’üz!” diye cevap veriyorlar. İşin özünü karartmak için üç kıtada at oynatan kahraman atalarımızdan bahsediyorlar. Anlıyorum ki bunlar da zenginlerin partisi. Onlara da içim ısınmıyor. Onlar da gençlik yıllarımdan beri ağzıma kaç kez biber sürdüler. Ağzım yanıyor!

Bu kez üçüncü bir ses bana diyor ki: “Aferin. Toplunun en önemli gerçeğini kavramışsın. Senin yerin zaten emekçilerin yanıdır. Ülkede çoğunluğu onlar oluşturuyor. Türk, Kürt, Çerkez, Arap, Zaza, Azeri, Sünni, Alevi, Caferi, dindar, laik bütün zenginlikleri emekleri ile var eden emekçilerdir. İktidar ve refah onların hakkıdır.”

Sonra kendi kendime soruyorum: “Zaman zaman alanlarda toplanıp seslerini çıkarmalarına rağmen, nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan, yiyeceklerimizi üretip bizi anamız gibi besleyip büyüten, fabrikalarda makineleri çalıştıran, devlet dairelerinde işleri çekip çeviren, sınıflarda nefes tüketen, sokaklarımızı süpüren, evlerimizi, yollarımızı yapan, gece gündüz direksiyon sallayan, bilim öğrenmek ve meslek sahibi olmak için üniversite sıralarını dolduran, beyaz önlük giyip hastanelerde dertlerimize çare olmaya çalışan, pazarlarda tezgâh başı bekleyen, gazetesine haber yetiştirmeye çalışan… milyonlarca, milyonlarca insan neden ülkeyi yönetemiyor? Niçin iktidara gelip sömürüye, soyguna, zulme son veremiyorlar? Emeklerini tufeylilerin elinden neden kurtaramıyorlar? Neden tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir ülke kurup onun efendisi olamıyorlar? Ellerini tutan nedir?”

Düşünüp duruyorum… Sebebini belki siz biliyorsunuzdur. Bana da söylerseniz çok makbule geçer. (9 Mart 2015)