ÖZGECAN’IN SUÇU: KADIN OLMAK
ÖZGECAN’IN SUÇU: KADIN OLMAK
“Gidiyorsun işte, bilmediğimiz uzaklara... Bakarken ardından, gitme kal bile diyemedik. Bu ayrılık birçok şeyi aldı götürdü. Bakarken ardından gitme kal bile diyemedik...”
Gün geçmiyor ki çok yanımızda yakınımızda olmasa da ülkemizin bir yerinde kadına uygulanan şiddet, yönelen taciz tecavüz, öldürme haberleri duyulmasın.
Son kan donduran vahşet, kol içinde, işlendiği yerde, gazetelerin üçüncü sayfalarında kalacak gibi değildi. Kalmadı. Önce koygun kahır bulutu ülkeye sardı. Arkasından utanca dönen vahşet olayı ortak acıya dönüp ülkeyi gözyaşına boğdu. Bu tür acıların ne tanımı ne de sınırı olur. Ama dağladığı yer ortaktır. Bu kez ortak acı, duyarlı insan yüreklerinden taşıp tepeden tırnağa isyan kesildi.
Yer Tarsus. 11 Şubat günü. Hava kararmak üzere.
Çağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 1’inci sınıf öğrencisi 20 yaşındaki Özgecan Aslan. Kendisi kara gözlü karakaşlı gencecik fotoğraflarından çok güzel bakan bir kız. Gideceği yolu belirlemiş gelecek için kurduğu hayallerinin umutlarının olsa da bilmedikleri de var. Sonra yaşı ne, başı ne? Kimi zaman insanca yaşamamanın giderek zorlaştığı zaman dilimlerine gireriz. Bu ülkede yaşayan güzel insanların yanında uçkuru gevşek beyini bacak arasında çalışanlar da yaşar. Bu ruhları hasta, ruhları açlar için güzel olmasa genç olmasa da fark etmez Yeter ki savunmasız kadın, çocuk olsun hayvan olsun. Çarşamba günü saat 13.30’da arkadaşıyla birlik okuldan çıktı. Alışveriş merkezinde yemek yediler. Minibüse bindiler. Arkadaşı yolda indi. Özgecan yalnız kaldı.
Sürücü: Evli ve 1 çocuk babası, 26 yaşındaki Suphi Altındöken. Mersin’e gitmesi için D-400 karayolu yerine Hal Kavşağı’ndan otoban yönünde gitmeye başlıyor. Özgecan, ters yöne gittiğini fark ediyor. Bağırmaya başlıyor. Sürücü uygun yeri bulup aracı kenarda durduruyor. Amacı çok kötü değil. Sadece tecavüz edecek... Saldırıyor. Boğuşma başlıyor. Özgecan, cebinden çıkardığı biber gazını gözü dönmüşün yüzüne sıkıyor. Tırnaklarıyla yüzümü parçalıyor. Direnerek tecavüzü etmesini engelliyor. Demin gözü dönmüşken şimdi kendini kaybediyor. Araçta bulunan bıçağı rastgele sallamaya başlıyor. Sinirden korkudan ne yaptığını kaç defa sapladığını anımsamıyor bile.
Olay burada bu kadarla da bitmiyor elbette. Bıçakladıktan sonra ölmediğini görüyor. Araçta bulunan levye ile kafasına defalarca...
Aracın içerisine gizlediğim cesetle tekrar Tarsus’a. Cesedin ortadan kaldırmak gerek. Yanına aldığı babası ve arkadaşıyla eski Ankara D-750 karayolu Çamalan Köyü’nün yakınlarında bulunan Alman Mezarlığı bölgesine gidiyor Cesedi araçtan indirip Cin Deresi kenarına bırakılıyor. DNA testinde delil bırakmamak için iki eli bileklerinden kesiliyor. Tanınmasın diye üzerine benzin döküp, çakmak çakıyor. Cesedi gömmeye zamanı yok. Ülkemi yasa gözyaşına boğan dünyalar güzeli bir genç kızın son öyküsü işte bu
Bu cani belki ceza yasamızdaki ’hunharca hislerle öldürme’ ile yargılanacak. Cezası sadece ömür boyu hapis olacak O da “tahrike geldim, delikanlıyı pişmanım” der iyi hali görülmezse... Bu Arada af çıkmayacağını kim garanti edebilir?
Bu cezalar, ne kurbanların ailesini ne toplum vicdanını rahatlatmaz. Caydırıcı olamayan cezalar nedeniyle bu alçakça işlenen cinayetlerin önü açık bırakılmakta ve toplum güven duygusundan mahrum yaşamaktadır
Asıl yaralayıcı ve acı olan Özgecan kızın, ne doğum günleri, ne yılbaşları, ne bayramları, ne özlemle bekleyeceği baharları yazları, ne aşkları, ne ayrılıp kavuşmaları olacak. Üniversiteyi bitirdiğinde arkadaşlarıyla birlik kepini fırlatamayacak. Ağlayamayacak, gülemeyecek. İstediği yerleri göremeyecek. Sevdiği kitapları okuyamayacak. Bütün gün yağan yağmura aldırmayıp konser saatini bekleyemeyecek Ne hayalleri, ne mutluluğu... Ne ailesi, ne işi, ne yengileri ne yenilgileri... Hiçbir şeyi olmayacak onun artık. Hiçbir şeyi...
Olay tazeyken hep unutulmayacağı söylenilir. Sonra... Özgecan da üç günde unutulur. Bilemediniz beş günde. Tepkisi çok olduğundan etkisi belki biraz daha. Çünkü olayın yaşandığı yer Türkiye. Biz toplum olarak neleri, kimleri unutmadık ki...
Asıl unutulmaması gerekli olan: ÖZGECAN suçu ne?
İnsan olmak, kadın olmak.
Toplu ulaşım aracı sayılan dolmuşa binip okulundan evine gitmek.
Tecavüze uğramamak için mücadele etmek direnmek, Ötesi yok.
Ama güzel kız Özgecan, bu ülkede kadın oluyorsun da karşındakinin seni canı çekmişken nasıl mücadele eder adamın yüzünü tırmalarsın. Baksana kütüğün mah cemalini bozmuş, façasını alaşağı etmişsin. Sonra o biber gazı da neyin nesi. Sende pek bir cebbar çıktın be Özgecan kız... Ver kurtul sonra ömür boyu bunun kendi günahın suçunmuş yüz karası gibi alnında gibi taşı. Mutsuz olmak varken...
Bitmeyecek mi bu ülkede kadın olmanın cezası? Bu ülkede yaşayan herkesin eline bulaşmış bir miktar kan var. Masum gencecik dünyalar güzeli kızı ve adını şu sayamadığım ama korumamız gerekirken koruyamadığımız bunca kadınların kanı.
O biçim bu biçim bu kanların dökülmesine neden olanlar. Lanet olsun sizin insanlığınıza. Başınız belası olan o erkekliğiniz kopsun, çürüsün, düşsün kökünden. Yasalardan fazla bir beklentim yok. Olsa da yetersiz kalacağını biliyorum.Allah sizin gibilerin gün evvelinden belasını versin!
ATİYE GÜNER TÜMÜKLÜ ŞUBAT 2015 TORBALI –İZMİR
İlgili Yazılar
Hepsini Gör* İNSİYATİF SAHİBİ YASA OLMALI / Başbakan otobüste bir şortlu kadını abdestimi bozuyorsun diyerek tekmeleyen adamla ilgili düşüncelerini...