top of page
Öne Çıkanlar

TUĞRUL TANYOL’UN “YİTİK BELLEĞİ RÜZGÂRIN” ŞİİRİNDE KADIN İMGESİ

YİTİK BELLEĞİ RÜZGÂRIN

Işıl’a

buradayım, sana bakıyorum omuzumda yağmurun silktiği tozlar oysa henüz ne nisan ne de sonbahar yalnızca suyun gizli duvarı yani bir ırmak gibi akmaktasın ben seni izliyorum, gölgeni güneşin yağmura vuran gölgesini fildişinden bir taş gibi öpüyorum seni yani seni diyorum öpmek akıp giden suyu suda oynayan ışığı ışığı ışıkla dolduran aşkı, adını gömüyorum sessiz çığlıklara, suya, uçurumlara sen avuçlarından gizli kuşlar geçiren bilmez misin ki bulut bir balık sürüsüdür o göksel denizde ben seni izliyorum nicedir daldırıp ellerimi o bulutların arasından çekip çıkarmak için seni sen altın ya da güneş ışığı bir bıçakla kalbimi oyuyorsun oyulmuş iskeletimden karanlık bir rüzgâr gibi geçiyorsun bir ırmak gibi geçiyorsun zaten hiç durmadan zaten hiç durmadın ki, nereye gittiysen bir güvercin uçuşuyla oraya dek izledim seni yeşeren okyanusların, köpüren dalgaların içinden

diyorum ki köpüğü sudan ayırmak ya da akşamı rüzgârın yitik belleğiyle uçarken ben bir kayayı çekip çıkarmak ırmağın derisinden işte öyle seviyorum seni, bir taş nasıl sonsuzca düşerse sonsuzluktan bir sonraki uçurumlara

TUĞRUL TANYOL

Tuğrul Tanyol, şiirlerinde sonbahar limanlarını dolaşan bir gemi ve ılık bir kül gibi içine dönük akşamı ışığın içinden anlatır. Tanyol’un şiirlerinde günün elinden tutan âşık, vişne zamanı ağustos dehlizlerinde sürgün aşkların peşinde bir kış tutsağı gibidir. Köpüren denize doğru akşamın en ince yerinden bir yara açıp girer.

...








İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Rüya

son eklenenler
ADIyla ARA
Henüz etiket yok.
bizi izleyin
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Google Classic
  • Wix Facebook page
  • Wix Twitter page
  • Wix Google+ page
bottom of page