top of page
Öne Çıkanlar

Yunanistan Ecevit'ini Seçti

Yunanistan Ecevit'ini Seçti
Şenol Yazıcı

Ekonomik iflasın eşiğinde, kaynaklarını tüketmiş Yunanistan seçimini yaptı. Sonuçta 16 yaşındayken sol örgütlerin liderliğini yapan, 41 yaşındaki Alexis Tsipras'ı , Syriza( Sol Partiler Birliği) partisinin iktidara getirdiği görünüyor..


Alexis Tsipras'ın bize de umutla yansıyan görünümündeki parlak noktalara dikkat çekiliyor.

* 16 yaşında bir sol gençlik örgütünün lideri.

* 33 yaşında birliğin en büyük kanadına lider olmuş

* Kravat takmıyor

* Dini yemin etmemiş

* Motorsiklet kullanıyor.

* Radikal sol söylemle seslendirdiği dili umut veriyor.


Nostaljinin ayranını kabartıyor; ama korkarım ki hepsi bu.

Bu bana "UZUN ADAM"I anımsatıyor. Sabırla bekleyen sessiz kitlesine sunduğu özgeçmiş ve mesajlarıyla TC tarihinde rastlanmayan uzun soluklu bir iktidara yürüyen ve %50nin işine gelmese de başaran RTE'yi...


Ama Yunanistan tarihine, şu anki ekonomik durum ve dünya ölçeğindeki konumuna ve Yunan halkının yakın tarihteki duruşuna bakınca daha çok , tek bir eylem ve tek bir seçimle iktidar olmayı başaran, ama orada tutunamayan KARAOĞLAN, Ecevit'le aklım onu özdeşleştiriyor.


Kötü mü düşünüyorum, olamaz mı? Siz iyi düşünün, ortalaması durumu kurtarır.

Amerika'da bir başkanın seçimi sadece haberdir. Azgelişmiş Amerikan bağımlısı ya da umutlusu ya da sevdalısı ülkelerde, nihayet sünnetli bir başkanımız da oldu gibilerinden... başka bir hava, başka söylenceler yaratsa da aslında sadece haberdir. Beyaz Saray'ın yatak odalarındaki örtüler dışında çok şey değişmez, politikaları ve dünyaya bakışı içsavaştan yani LİNCOLN'den bu yana çağa uyum dışında kulvar değiştirmez aslında.


Bunda Amerika'nın tutucu yapısı, evrsensel emperyalist siyaseti filan etkili değildir. Dünya gerçeği ve siyaseti, kıta Amerika'nın öz kaynakları, ekonomik yapısı, beklentileri, ulusal çıkarları, uluslararası dengenin tanıdığı şanslar...etkilidir. Yoksa rengi değişse bile hepsi OBAMA, hepsi CLİNTON'dur...


Bu aslında salt Amerika gerçeğine uyan değil, dünyanın bütün ülkelerine uyandır. Öyle de gariban halk, ta İsa'dan, Spartaküs'den bu yana çaresizlikle uçuracak şeyhler aradı durdu, çaresizlik arttıkça kerameti olmasa da ona türlü özellikler yakıştırdı. Liderler ve büyük sosyal hareketler çap, nitelik ve taşıdığı potansiyel ne olursa olsun yıldızın yükseldiği ana denk gelmezse bir ülkeyi asla değiştiremez, gerçeğini öğretecek ne büyük olaylar, yıkımlar,kıyımlar yaşasa da bu beklenti değişmez.


Bir mucize olacaktır ve kaderin yıldızı yükselecektir.


Oysa kaderin yıldızı kâinatın öteki dengelerinde arzu edilen bir hareket yoksa asla yükselmez, yani yükselişler bir rastlantı değildir, hazır ama bekleyen bir potansiyele DENK GELMEDİR..


Olmayacak olanı görmek bir akıl oyunudur, denenebilir. Samsun’da tek güvencesi olan üniformasını da çıkarmak zorunda kalan sivil Atatürk’ün başarısı bir mucize, akıllara ziyan bir emek, inanılmaz bir sonuçtur, ne var ki asla kendinden menkul bir hareket değildir… Birkaç olasılığı göz önüne getirsek olanı değil olmayacak olanı görmek çok kolaylaşır. Diyelim ki Atatürk askerlikten gelen başarılı ve güven veren bir komutan olmasaydı, Anadolu’daki ordu komutanları bir lideri bekleyen arkadaşları ve yurtseverler olmasaydı… ya da Rusya Sosyalist devrimle yalnızlaşmasaydı? Ötekilere geçmeyelim… Bu kadarla bile sonuç acaba nasıl olurdu?


Turgut Özal 12 Eylül’ün ezip geçtiği kitlelere denk gelmeyip de bugün ortaya çaksaydı, Perinçek kadar oy alabilir miydi acaba? AKP, denenmişlerin iç kırıcı sonuçlarının ceset tarlasına döndürdüğü, 99 depremi ve kendi atadıkları Cumhurbaşkanıyla kitaplı mitaplı tartışmalarıyla de iyice cilalanan, artık çok yaşlı ve hasta bir başbakanın acıklı tükenişini izlediğimiz 2000’li yılların yılgın ortamına denk gelmeseydi bu güne ulaşabilir miydi?



Sol yanım bütün hevesiyle, dünyanın bir yerinde ütopya gerçek oluyor, İNAN dese de, Alexis Tsipras bana Ecevit’i anımsatıyor.


Solun uğradığı baskı ve zulümle en mağdur ve en haklı kimliğiyle en çok yükseldiği yetmişli yıllarda, ikinci deneyiminde yaslandığı Kıbrıs Fatihi, Afyon Üretimi Direnişi’ gibi halkın alkışladığı eylemleriyle %48lere varan bir oy alan, satın alınan birkaç milletvekiliyle de hükümet olmayı başaran ama boş tencerelerle simgeleşen, iki margarin, üç tekel kuyruğuyla hayata geçen, karşısına duvar gibi dikilen işverenlerle ve karşıtlarının vatanseverlik kisvesiyle desteklediği sokak eşkıyasıyla kısa sürede yenilip tarih olan Ecevit, o romantik şair geliyor aklıma…


En kötüsü Aleksis Çipras'ın da mavi gömleği var.


Umalım Yunan halkı, ardında durur, açgözlü siyasetin öteki tarafları genç Tsipras’ı desteklemese de rahat bırakır, uluslararası siyaset gidişatı kötü diğer ekonomilerin bu RobinHood söylemli solcudan etkilenip başkaldırmasına seyirci kalır; O da başarır.


Yoksa çağdaş insanlığın çıkış kapısı gibi gösterilen sol, her zaman yutkunarak anımsanan bir gençlik aşkı kalacaktır, güzel ama asla gerçekleştirilemeyen.










İlgili Yazılar

Hepsini Gör

Rüya

son eklenenler
ADIyla ARA
Henüz etiket yok.
bizi izleyin
  • Facebook Classic
  • Twitter Classic
  • Google Classic
  • Wix Facebook page
  • Wix Twitter page
  • Wix Google+ page
bottom of page