top of page

Rodrigo'nun Gitar Konçertosu

Yazarın Son Yazıları

 

 

 

 

 

Kaç kişi, Mozart’ın o olağanüstü senfonilerinden birini baştan sona sabırla dinleyebilmiştir? Ya da Vivaldi’nin o harika “Dört Mevsim”inı kaç kişi bilir ya da Ravel’in Bolero’sunu kaç kişi ıslıkla çalar? Ya Bethoven'ın "Ay Işığı Sonatı"nı... Özel ilgisi olanlar dışında ağır müzikler gelir bunlar bize, kimse oturup Türk Marşı’yla kadeh tokuşturmaz, kimse efkarını Bethoven’la aşmaya çalışmaz… Çünkü sevsek de bizden değildirler sanki… Ağırdırlar, hüznümüzü, sevincimizi ya da her neyse ruh halimiz onu, sıkıntılı bir  hale döndürebilirler.

Oysa o gitarların muhteşem gösterisini, içinde gül ve kastanyetin büyülü raksını barındıran bir müziği, GİTAR KONÇERTOSU’nu ne kadar çabuk benimsemiş, bizden saymış, yaşamımızın her anıyla özdeşleştirmişizdir.  Nedir sırrı acaba?

Ona bir Türk’ün elinin değmesi olabilir mi?

Türkülerimiz, şarkılarımız da öksüzdü. Atatürk’ün çok sesli batı müziğine geçiş gayretleri de halka kolayına inemedi. Tek sesli, tek sazlı ezgilerle ya da batı taklidi, çalıntısı aranje şarkılarla ömrümüzü güzel güzel geçirirken birden, çok sesli, çok sazlı dünyanın en görkemli konçertosunu dinler bulduk kendimizi... Sadece biz değil bütün dünya özgün adı Concierto de Aranjuez olan bu müziği sevdi. Her tür çalgıyla çalındı, hafif müziğe uyarlandı, kimi ülkelerin ulusal marşı oldu, kimi filmlerin unutulmaz müziği... Nereye konulsa oraya bir asalet, bir seçkinlik, hüzünlü bir başkaldırı esintisi, yenilsek de varız türü bir dostlar sofrası havası getiren bu yapıtın öyküsünü, emek verenlerini ne kadar biliyoruz?

En önemlisi Rodrigo 1929’da bir Türk hanımla tanışmasaydı o güzelim Konçerto’nun hiç olmayabileceği aklınıza gelir miydi?

…ve bir güzel çocuk, ölmeden önce son arzusu olarak onu istemeseydi?

 

Bir Güzel Çocuk Ülkesi Uğruna Canını Verirken O Müziği İstedi

O sahneyi çok iyi somutladım; bir mitinge gider gibi gideceğim idama, asılma günü gelip çatınca o sevdiğim giysilerimi giyeceğim, postallarımı, parkamı... Beyaz ölüm gömleği giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim, tıraş falan da olmayacağım. Önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım, sonra demli, güzel bir çay içeceğim. Haa bak, Rodrigo'nun o ünlü gitar konçertosunu da dinlemek isterim orada. Sanırım asılacak bir insanın son isteğini geri çevirmezler... Sonra urganı kendim geçireceğim boynuma ve dönüp orada asılmamı seyredenlere, “burada ölen yalnızca bedenimdir” diyeceğim. Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, düşüncem yaşayacak."

diyecekti Deniz Gezmiş, 1972 yılının 6 Mayısında asılmadan önce…

Yerine Getirilmeyen Son İstek

Deniz Gezmiş, yanılmıyordu, düşünceleri yaşadı, yurtseverliğin, hak emek mücadelesinin efsanevi bayrağı oldu, ama son isteği yerine getirilmedi… “Demli çay” da içemedi, istediği müzik de çalınmadı. Son arzusu yerine getirilmeden asıldı.

İyi ki çalmadılar konçertoyu, diye düşünürüm, bazen. Ya insafa gelip, korkularını yenip, insanlıkları uyanıp son arzudur diyerek getirselerdi... O köhne Ulucanlar bir bahar gece yarısı dünyanın dört yanında dağ başlarında yanan özgürlük ateşleri gibi usuldan usuldan, yıldız dolu göklere doğru yükselen o muhteşem konçertonun gitar nağmeleriyle temellerinden titreseydi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Müziğin Hissettirdiği O Kahırlı Umut

İzleyenler, o kararı verenler, hatta cellatlar da belki de dayanamazdı. Ne olduklarını anlamadan, büyük bir pişmanlıkla ağlayabilirlerdi. Ama bana öyle gelir ki, Deniz de dayanamazdı. Gencecik ömrünü bağımsız Türkiye idealleriyle tüketen o delikanlı romantik kalbin gözleri, yaşlarla dolardı. Bu asla korku ve korkunun gözyaşları olmazdı, müziğin hissettirdiği kahırla gölgelenmiş yenilmez  bir umudun yakıcı hüznü olurdu. Ne var ki kim anlardı, ne derlerdi?

 

 

 

 

 

Umudu Yaşatan Gizemli Çığlık

İnsan olan hiç kimse, köklerini İspanya İç savaşı ve Guernica'dan alan, tıpkı Picasso'nun tablosu Guernica gibi savaşa bir evrensel yanıt, umudu yaşatan olağanüstü gizemli bir çığlık olan, bir Türk kızının desteği, emeği ve Rodrigo'nun eşsiz dehasıyla biçimlenen bu müthiş müziği dinlerken ıslanacak gözlerine engel olamazdı.

 

Rodrigo’nun Türk Eşi

Aslı üç bölüm olan, ama bizim yaygın olarak ikinci bölümünü bildiğimiz 1938'de Rodrigo'nun Türk eşi piyanist Victoria Kamhi'nin notaya geçirip ilk taslağını oluşturduğu, 1939'da tamamlanan, İspanya İç savaş sonrası da ilk icrası Barselona'da gerçekleştirilen Concierto de Aranjuez'i, Rodrigo'nun Gitar Konçertosu olarak  Deniz Gezmiş sayesinde tanıyıp sevdik.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Görme Yetisini Kaybeden Çocuk

İspanya’nın Sagunto/Valencia bölgesinde 22 Kasım 1902’de Joaquín Rodrigo Vidre adı verilen bir çocuk doğar. Üç yaşında difteriye yakalanan küçük çocuk görme yetisini kaybeder… Aile çocuklarının eğitimi için yollar ararken müziğe yöneltir Sekiz yaşında solfej, piyano ve keman eğitimine başlayan küçük müzisyen, on altı yaşında armoni ve kompozisyon dersleri alır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Paris’te Sürdürülen Burslu Müzik Eğitimi

Klasik İspanyol gitarını mükemmel biçimde çalamadı. Ne var ki  müzikte çok başarılı olan Joaquín, 1925′te yani 22 yaşında orkestra için bestelediği Beş Çocuk Parçası ile İspanya Ulusal Ödülü’nü kazanınca yurtdışında eğitimini sürdürmesi için burs alır ve Paris’e gider. 1927’de dönemin ünlü ustalarından Ducas’la çalışmaya başlar. Yine orda tanıştığı Manuel de Falla’dan etkilenir. 1929 yılında, İstanbul doğumlu bir Türk piyanist ve besteci olan Victoria Kamhi’yle tanışır ve bu genç, yetenekli piyanist Türk kızı onun üzerinde derin etkiler bırakır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Paris’te Piyanist Bir Türk Kızı

Victoria Kamhi, 1905 Ocak ayında İstanbul’da dünyaya gelir. Temel eğitimini İstanbul’da gördükten sonra müzik eğitimi almak için Paris’e gider. Ünlü piyano hocaları Lalewicz, Lévy ve Viñes'ten piyano eğitimi alır. Meslektaşı Joaquín 'la 1929 yılında tanışır ve dört yıl arkadaşlıktan sonra 19 Ocak1933'de Joaquín Rodrigo Vidre nin vatanı İspanya Valencia'da evlenirler.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Atayurduna Dönüş

Victoria bütün ailesiyle birlikte doğma büyüme hatta beş yüz yıllık İstanbullu olsa da dedelerinin geldiği yani atayurdu olan İspanya’da yaşamaya itiraz etmez.  Ne var ki İspanya 1.Dünya Savaşına katılmadığı için hala güçlü bir ekonomisi varsa da siyasi açıdan huzursuzdur.  Sık sık askeri kalkışmaların yanında, yinelenen seçimlerde bir cumhuriyetçi diye adlandırılan solcular, bir milliyetçi diye tanımlanan sağcılar iktidara gelir. Tıpkı Türkiye’nin 70’li yıllarındaki  gibi ardı ardına bir yığın yanlış yapılır, bitmeyen protesto ve şiddet olaylarıyla, siyaseti tasarlayan sokağın baskısıyla çözüm olamayan yeni bir seçime gidilir.

 

 

 

 

 

Fransa Ve Hitler Almanya’sında Zor Günler

Belki İspanya’daki bu huzursuz ortam etkisiyle, belki Fransa’daki hazır iş ve çevreleri nedeniyle Joaquín ve Victoria Yeniden Paris’e dönüp yaşamlarını orada sürdürürler. Bir süre Fransa’da, bir süre de 1. Dünya Savaşında uğradıkları yenilginin hıncını tüm dünyadan almaya kararlı eski bir onbaşı olan Hitler’in hırsla canlandırıp bir savaş makinesine çevireceği Almanya’da kalırlar.

 

 İspanya İç Savaşı ve Guernica

SAVAŞ, İktidara seçimle gelen Rusya’nın desteklediği meşru sol koalisyon hükümet güçleriyle başkaldıran Alman ve İtalyan destekli General Franko’nun önderliğindeki milliyetçi askerlerin arasında 1936’da başlayıp üç yıl sürmüştür. Ardından başlayacak 2.Dünya Savaşının bir provası gibidir.

İspanya iç savaşı Alman ve İtalyan liderlerinin, ilk kez uygulama olanağı bulduğu ve batı devletlerinin kayıtsızca izlemeleri sayesinde başarıya ulaştıkları kanlı, kuralsız, vicdansız bir savaştır. Başarı, Hitler’in 3. reichine inanç ve güveni artırmış, Almanların kazandığı büyük savaş deneyimi ve cesaretle bütün dünyayı kan gölüne döndüreceği dünya savaşına ortam hazırlamıştır. Savaş ondan sonraki dünyada egemen olacak çatışacak güçleri, hatta ideolojileri belirlemiş, dünya düzeninde şekillendirmede büyük etken olmuştur. Karışmazlık anlaşması yapıp meşru hükümetin yenilmesine göz yuman öteki devletler, bir yıl sonra kapılarını çalacak Almanya dehşetini gördüklerinde ne büyük hata yaptıklarını belki anlamışlar ama cehennem bir kez yanmaya başlamıştır.

Savaşın sonucunu belirleyen temel etken, İktidardaki Cumhuriyetçilerin silah ve asker bakımından Rusya’dan yeterince destek göremeyişi, saflarında çatışmaya gelenlerin aralarında Hayvan Çiftliğinin yazarı Orwel, “Çanlar Kimin İçin Çalıyor’u yazan Hemingway gibi ünlü yazarların da bulunduğu deneyimsiz gönüllüler olması, Milliyetçi Falanjistlerinse Almanya ve İtalya’dan uçak birlikleri, çok sayıda silah ve gönüllü adı altında on binlerce profesyonel asker alması olacaktır.

İç Savaşın ikinci yılında 26 Nisan 1937’de General Franco’yu destekleyen Almanya, meşru hükümetin elindeki Guernica adlı kasabayı 28 uçakla, sonraki yıllarda Fransa ve İngiltere üzerinde kullanacağı, yeni ürettiği bombalarla ağır bir bombardımana tabi tutar. Kasaba bütünüyle yok edilir. 1700 kişi ölür, 1000 kişi yaralanır.

O günlerde Madrit hükümeti Paris’te sergilenmesi için Paplo Picasso’ya bir tablo siparişi vermiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Picasso’nun Guernica’sı

Konu arayan Kübist ressam, gazetelerin yazdığı ve çok etkilendiği bombalanan Guernica’yı işleyen dev bir tablo yapmaya karar verir. Guernica, yaklaşık 3,5 metre yüksekliği ve 7,8 metre genişliği ile dikkat çekici büyüklükte bir tuval üzerine sadece siyah ve beyaz renklerde yağlı boya ile yapılmıştır. Tüm zamanların, savaşı ve yaşanan acıları en etkileyici olarak anlatmayı başarmış bir eser olarak kabul edilir. Dünyanın birçok yerinde irili ufaklı kopyası bulunmaktadır. Tabloyu gören bir faşist Alman askeri, Picasso’ya, “Bu muazzam, tabloyu siz mi yaptınız?” diye sorduğu ve ressamın “Hayır siz,” dediği darbımesel gibi anlatılır.

Picasso’nun koyduğu koşullar nedeniyle tablo, Franko ölene kadar İspanya’ya gönderilmemiş, bu süreçte değişik yer ve ülkelerde sergilenmiş, ancak, ülkeyi bir demir yumrukla yöneten generalin 1975’te ölümünden sonra İspanya’ya verilmiştir.

 

Guernica, Valencialı Müzisyen Ve Eşi

Guernica bombardımanı bütün dünyayı olduğu gibi Valencialı müzisyeni de çok etkiler ve duygularını yansıtan bir beste üzerinde çalışmaya başlar. Bu arada karısı Victoria kendi kariyerinden vazgeçmiş, kör kocasının sekreterliğini üstlenmiştir. Kocasının çalışmalarını notaya ve yazıya geçirir. Çalışmalarına birlikte başladıkları Concierto de Aranjuez’ i 1938’de taslak olarak bitirirler.

 

 

 

 

Geleceğin Ünlü Konçertosu

Victoria Kamhi ve  Rodrigo  1939’da yerleşmek amacıyla, İç savaşın bittiği Madrit’e dönerken geleceğin çok ünlü konçertosu da orijinal taslak olarak yanlarındadır. 1940’da Barcelona’da ilk kez icra edilen konçerto çok beğenilir. “Allegro con spirito, Adagio ve Allegro gentile” olarak üç bölüm halinde yazılan yapıtın özellikle ikinci bölümü kısa sürede yaygınlaşır.

 

Direniş Ve İsyanın Hüzünlü Müziği

İspanya folklorik müziğinin özelliklerini de taşıyan konçerto, hemen her tür alet ve çalgıyla çalınır. İnanılmaz derin, ama teslim olmaktan zevk alacağınız bir hüzne sahip müzik, aynı zamanda gizemli bir etkiyle de başkaldırıyı ve direnişi çağrıştırır. Ondaki dehşetli ama aynı zamanda enerji veren bir güce dönen o hüzün, insanı ağlatır. Bu ağlama, kaybetmenin ağlayışı değil, olsa olsa haklı, onurlu ama ancak çok kayıp verilerek kazanılan bir kavganın paydası olmanın verdiği çaresiz, ama gururlu dik duruştur…

 

 

 

 

 

 

 

Duyguların Yoğunlaştığı Özel Bir Müzik

Müziğin ruhunu oluşturan bu başkaldırı ancak, Kerbala'da son savaşı için ayağa kalkan ve bir avuç arkadaşına da “isteyen evine dönsün” diyerek ölüme giden Hüseyin’in öyküsünü okurken hissettiğiniz gibi bir his; bizim Ahmet Kaya tarzı müziğimizde ya da Yılmaz Güney vâri filmimizde rastladığımız hüzünlü, ama yakışır diyerek alkışladığımız özel bir tattır

 

Umudun ve Direnişin Sesi

Konçertonun orijinalinde, başlarken baskın gelen ses, davuldur. Davul Alman ve İtalyan destekli General Franco’nun askerlerini temsil eder. Davul sesleri gitarı bastırır önce. Sonra sessizlik… Faşizm kazanmıştır. Ardından tek bir gitarın solgun sesi başlar, sonra bir başkası... sonra bir başkası... Dağ başlarında yanan özgürlük eteşleri gibi dört yan gitar sesi dolar...

Bu bir yorumdur, güzel ama aslını Rodrigo’ya sormalı…

Ama şu gerçektir; umudun ve direnişin  sesidir gitar…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Konçertonun Efsane Yolculuğu:

Konçerto öteki yapıtlarla beraber  Rodrigo ve eşini dünyanın dört bir yanına gururla taşıdı...  Nihayet 1972'de  Türkiye'ye de gelip Ankara ve İstanbul'da  konser verdiler.

Rodrigo İstanbullu eşinden " ...o benim ışığım," diye söz ediyordu gazetecilere . 

 

 

 

 

 

 

Bu mutlu ve başarılı evlilik , yüzyılın başında başlayan  hayatlar yüzyılın sonunda  sonlandı. Victoria 97'de, Rodrigo 1999'da aramızdan ayrıldılar. Koınçerto  ise her gün biraz daha genç biraz daha diri,  evrensel yolculuğunu sürdürüyor.

 

Romantik Direnişin Sembolü Olan Gitar Konçertosu

Rodrigo’nun Gitar Konçertosunu dinlerken Guernica’yi, ispanyanın kötü kaderini hisseder, yaşar ama üzülmeden katlanırsınız. Gözleriniz yaşararak, sanki hak edilmiş bir ölüme itirazsız gidersiniz. Yine aynı biçimde içiniz kan ağlayarak da olsa müzik sizi ayağa diker, başkaldırmanız ve direnmeniz gerektiğini hissettirir. Kaybedeceğinizi yüzde yüz bilseniz bile o romantik direnişin bir parçası olursunuz… Gözleriniz yaş içinde ama dev bir ordunun karşısında ayağa kalkabilecek dende cesur, en güçlü duruş ve sesinizle “ …Hadi, dünyanın bütün alçakları gelin," diye seslenebilirsiniz.

Hadi bir kez daha dinleyin bu eşsiz konçertoyu… Bu kez Denizleri ve arkadaşlarını da düşünerek dinleyin. Belki bilinçaltımız bir biçimde, Türkiye’nin en iyi okullarında okuyan, belli ki çok iyi olacak bir yarına yürüyen, aklı cesareti, enerjisi sınırsız, bu gençlerin neden bütün geleceklerini hiçe sayarak “Tam bağımsız Türkiye” diyerek, sokağa döküldüğünü, hiç kazanamayacakları açık seçik görülen bir kavgada koca bir devlete kafa tuttuğunu, orantısız güçlerle silahlı mücadeleye kalkıştığını,  ama tek kişiyi bile öldürmeden ölüme gidişlerindeki gizemi çözer…

Belki kısa süre öncesine kadar “ordu gençlik elele” diyerek çocuklara vatanı koruma ve kollama görevi veren ama iş o noktaya gelince kalemi kırmakta tereddüt etmeyenlerin telaş ve kaygısının gerçek nedenlerini de hissederiz…

  • s-facebook
  • Twitter Metallic
  • s-linkedin
iletişim kurun

, kendi katlımınız dahil beğendiğiniz sayfaları paylaşın

  • Wix Facebook page
  • Wix Twitter page
  • Wix Google+ page
bottom of page