FELLUCE’YİM BEN!
Felluce’yim ben…
Yıkık, harap, mağrur ve asi…
Medeniyet denilen arsız yalanın tekzibi…
İşgale uğradım, yağmalandım, kana bulandım.
Evlatlarım ceset ceset yatar caddelerimde…
…dünyanın gözleri önünde…
Sofrasında yer aradığınız bir ziyafetin zor lokmasıyım.
Barbarların istilası karşısında Şark’ın nefs-i müdafaasıyım.
***
Bayramdı.
Çatışma vardı.
Cuma sabahı camide vuruldum.
Yerde can çekişirken bulundum.
Yaradan’ın evinde,Yok-eden vardı o gün…
Aradıklarını söyledikleri kitlesel imha silahlarıyla geldiler.
Kafama nişan alıp, beynimi deldiler.
Dağıldı kafam, parçalandı yüzüm.
Kızıla kesti dayandığım duvar;
Kendi kanıma gömüldüm.
***
Tanırsınız beni…
Vietnam’da beynine kurşun sıkılan da bendim;
Filistin’de taşlarla kolu bacağı kırılan da…
İzmir’de ilk kurşunu atan da…
Hepsinde suçum aynıydı:
İşgalciye karşı ülkemi savunuyordum.
Ve kanlar içinde yattığım yerden dünyaya, unuttuğu bir yemini;”isyan”ı hatırlatıyordum.
***
Fakat ne mümkün!
Katilim, benden çok önce dağıtmış dünyanın beynini…
Kara bir perde inmiş Âdemoğullarının gözüne…
Görmüyor, duymuyor, ses vermiyor.
Susuyor riyakârca…
Aslan tarafından parçalanan avın artığına göz dikmiş sırtlanların iştahıyla…
...susuyor, katliama ortak olma pahasına…
***
Şimdi yalanlar söyleyecekler sana…
“Özgürlük götürdük, onun için öldürdük” diyecekler.
Bir tek yüzüm var, bunun karşısına koyabilecek.
Bu darmadağın, bu delik deşik, bu kanlı yüz, feneri olsun kör gözlerinizin…
Felluce adını, zulmün defterine yazın.
Ve asla unutmayın.
Dönerim bir gün ;mazlumun ahı gibi çıkar gelirim.
İsyanlarla, sandıklarla … olmazsa, belime sarılmış bombalar, cephane yüklü kamyonlarla…
“Terörist” diye işitirsiniz manşetlerde adımı yine; büyüğüne tapar, küçüğünü lanetlersiniz.
Suçlunun savcı; mazlumun sanık olduğu bu sefil bu sefil mahkemede, adım adım faşizme gidersiniz.
Ödersiniz bedelini sükutunuzun..
Bir gün pişman olursunuz.
İşte o gün hatırlayın beni:
Ben, Felluce’yim.
21. asrın kabristanı, insanlığın son kalesiyim.
*