Şiir Günlüğü
22.04.2007- Hatay Restoran /İstanbul
Cemal Süreya Kültür Sanat Derneğinin düzenlediği, Sabahattin Kudret Aksal’ın anmasında 22.04.2007- Hatay Restorantta bir araya geldik.
Sunum Turgay Kantürk; güzel insan, iyi şair, yayıncı Sabahattin Kudret Aksal’la olan anılarımı, yüreğiyle, sesiyle canlandırdı.
Dernek başkanı Prof. Dr. Itır Yeğenağa ise tüm anılarını güzel bir anlatımla dile getirdi. Hatta sözümü bitirince: Eşi Münire Aksal, oturduğu yerden kalkıp, Itır Hanımı kutladı. O da, onun eline dudağını koydu.(çok güzel ve ince bir görünüm yaşandı)
Enver Ercan’a söz verilince, masaya geçti. Önce gözlük vardı konuşmalarında, sonra belli notları almış, oradan yola çıkarak gözlüksüz, kendince güzel sözler etti. Çok candandı, Kantürk’te öyle.
Sabahattin Kudret Aksal gününe, gecikmeden gelen Arif Damar’a fotoğraf (arşiv sorumlumuz olarak) kalktım yerimi verdim. Hani ev sahibi de değilim, ama, inceliğim hırpalandı…
“ Sen benden uzak dur” dedi. Şaşırdım! Mehmet Ali, “ Tamam sorun yok, uzak olun” dedi. Yadırgadım!..
Bir daha oturdum. Özge için, Özge, yeni gelmişti. O da şaşırdı…
Özge Kömür, güzel kızım. Derneğimizin hostesi. Ben kalkmak zorundayım. Kızım Ankara’da. Evde küçüğü var, bana izin verin. “ A.tabiiki annem (bana nedense anne der) kalkabilirsiniz. Ben de kalkacağım” dedi, kalktık…
Hatay Restoran kasa yanı, dergi kitap dolu. Mehmet Ali’yi arkamda gördüm.
Şenol YAZICI’nın çıkardığı dergi geldi mi, maviADA?…
Yazıcı iyi bir yazar, iyi bir şair, on kitabı var bildiğim, ama bırakmış kitapları bir yana, kaç yıldır birkaç arkadaşıyla Bursa’da dergi çıkarıyor. Benim yazmamdan daha önemli diyor, yenilere destek olmam. Önce kimse-siz dergisi, ardından maviADA. Birçok gösterişli dosyaya imza attılar dergide. Bizim 2006 Cemal Süreyya etkinliğimize de çağırmıştık, gelmişlerdi grup olarak kalkıp. İsmet Kemal Karadayı sağlığında yazıyordu ona. Gelmemiş dergi, Mustafa Yılmaz’ın dergisi de gelmemiş.
Mehmet Ali, hayır, ama yeni bir dergi bırakıldı, diyor. Baktım: Yelkovan, İzmit’te basılıyor… İstanbul, İzmir, Ankara’dan seçilmiş, yazarlarla dolu… zamanımızın
Yelkovan, birinci sayı, 6 YTL. Yayın yönetmenleri; Hürriyet Yaşa, Kadir Yüksel. Ankara’da basılan “ Hayal K.S.Ed. dergisi niteliğinde, aynı tertip ve bir santim kısa olarak basılıyor. Hayal, 3 aylık 5 YTL, Yelkovan 2 aylık 6 YTL Her iki dergiye de uzun yıllar dileriz.
Yelkovan’a gelince; İzmitli iki kişi sorumlu olmuşlar. Benim Şaşırdığım Hürriyet Yaşa. O ne zaman büyüdü… Düne kadar aramızdaydı. Alaylı konuşurdu! Zor iş dergicilik, hele bu ortamda. Dilerim üç derginin de ömrü uzun olur. Bol şans!
Şimdi derginizde yayınlanacak olan benim, söyleyeceklerim var. Günümüzün değerleri olarak;
-Şükrü Erbaş’ın / Eşikler/ şiiri, pek tutarlı değil. Ama üzerinde düşünebiliriz. Düz yazı mı, şiir mi gibi? Dizeler olumluyu gösterir, anlaşılmıyor.
-Veysel Çolak’ın / vakit yok/ a, şiiri günlerin iyi değerlendirilmesiyle zamanı çok önemli.Şiiri dolduran ve doyuran biri, kimi zaman iyi bir şair. Ayrıca İzmir’in tek şairi. Atilla İlhan’dan sonra, diyebilirim…
Son sözüm, Şair Ahmet Ada: Ada’nın kanto XIV. Şiirinde, dörtlükler halinde yazılmış. Fakat dizeler ayrı bir yoldalar, zaten sınırlıdır şiiri Ada’nın. Neden girdi kanto
ya, yüzü de öylesine asık ki kanto bir uyumdur. Zaten şiiri değiştir. Z.T. den başlayarak gösteri yapıyorlar. Adını vermek gerekmez. Sizler de görmüşsünüzdür…
Aslında bugünün şiirini dikkate alırsak yeni tür doğmuştur
Şiirin adı büyük harf, dizeleri küçük harfle sürmekte. Bu ne tür deneme bilemiyorum ama, nesirin şiirleşmesinde bir şiir kuruluşu oluşacaksa; şiirde büyük- küçük harf dışında, ne nokta ne virgül ve ne de başka ünlem barınamaz… Bunun tamamen karşısındayım: şiir, tek başına bir abidedir. Bir yerlere sığınmaz. Söyleyişle içeriği yeterlidir zaten.
Bir gün Şükran Kurdakul bana günün şiirini sormuştu, “ sence bugün şiir ne!” Bence bu günün şiiri özgür. Bağımlı değil diye yanıtlamıştım. Evet şiir sadece şiir özgür… saçmalıklarla değil.ÿ