top of page
Henüz etiket yok.
ETİKETLER
SON YAYINLAR

Rimbaud


*

EN YÜKSEK KULENİN TÜRKÜSÜ

*

Dönmeli, geri gelmeli, O sevdalar çağı.

Dayandım nasıl da Unutamam bir daha artık, O korkular, kaygılardı Uçup gitti göklere. Bir belalı susuzluk Kabartıyor damarlarımı.

Dönmeli, geri gelmeli, O sevdalar çağı.

Bir çayır gibi tıpkı Unutulmuş bir kıyıda, Karamukların, günlüklerin Çiçek açıp büyüdüğü, O yabanıl uğultusunda Korkunç pis sineklerin.

Dönmeli, geri gelmeli, O sevdalar çağı.

 

Arthur Rimbaud

(1854 – 1891)

Hem yaşamıyla hem şiiriyle aykırı bir yol izleyen Rimbaud kısa ömrüne olağanüstü yapıtlar sığdırdı.


Rimbaud, o güne kadar kullanılan şiir formunu reddedip, daha önce hiç denenmemiş bir tarzı benimsemiştir. Bu tarz sanılanın aksine gerçeküstü değil, bizzat gerçek olmakla birlikte coşkun ve tamamlayıcıdır. Teknik anlamda uyak, ses, imge gibi ölçütlerle gizem ve hayalin belirli kalıplar halindeki şeklinin şiir olmadığını, şairin mutlak suretle kendi varlığını bütünüyle tanıyıp, bu ruhu geliştirerek bilinmeze ulaşması gerektiğine inanmıştır.


Arthur’ün şiirinde kullandığı dil ile yaşadığı hayat arasında hiçbir kopukluk yoktur. Ne kadar çılgın sözler sarfettiyse, öylesine bir hayat yaşamıştır. Ona göre insan duyarlığının algılayabileceği bütün sevgiler, acılar, tatlar bilinmeliydi. Belki de bu yüzden uyuşturucu kullanmaya başladı. Örnek şiirlerini gönderdiği Verlaine’in büyük ilgisiyle Paris’e çağrıldı. Evli olan Verlain ile aralarında eşcinsel bir beraberlik başladı. Birlikte gezilere çıktılar, çoğunlukla skandalla varan coşkulu bir ilişkiydi bu. Verlaine’in kurşunuyla Rimbaud’nun yaralanması, Verlaine’in iki yıl hapis cezası alması bu ilişkinin son noktası oldu. Bundan sonra şiiri bırakmış görünen Rimbaud’nun hayatında çeşitli yabancı yerlerde yaptığı yolculuklar ve serüvenler var. Ertesi yıl Doğu yolculuğu yaptı, 1882-1883’te para kazanmak için ticaret şirketlerinde çalıştı. Sağ bacağındaki bir urdan Marsilya’da ameliyat edildi ve bacağı kesildi; hastane yatağında kangrenden öldü.

bottom of page