*
Edebiyatımızın ve Dergiciliğin
Hatta Günümüz Siyasetinin Temel Taşlarından
Servet-i Fünûn Dergisi
*
Edebiyatımızda ve basın tarihimizde pek çok ilke damgasını vuran dergi 1891 -1944 tarihleri arasında yayımlanan en uzun ömürlü dergi olur. İstanbul'da haftalık olarak yayımlanan; fen, magazin, sanat ve edebiyat konularına yer veren Servet-i Fünûn, zaman zaman yayınına ara vermek zorunda kalsa da yarım yüzyılı aşan elli dört yıllık yayın hayatı boyunca 2464 sayı çıkmayı başarır.
*
Yaşadığımız yüzyıl teknolojinin son hızla değer yargılarını ve alışkanlıkları alt üst ettiği bir dönem. Artık pek çok şeyimizi sanal ortamda gerçekleştiriyoruz. Orda yaşıyor, orda yatıyor-kalkıyor, alış-veriş yapıyor, dostluklar kuruyor, kendimizi buluyor ya da kaybediyoruz bir anlamda.
Biz okur-yazar takımı içinse sonsuz olanaklar sunan bir derya sanki sanal ortam. Yazıyoruz, çiziyoruz, okuyoruz ve çoğu zaman dünyayı kurtarıp, sevdalarımızı anlatıyoruz. Ve bunları yaparken en çok baş vurduğumuz yer de sanal sayfalar ve internet dergileri oluyor.
Oysa bizim kuşak dergi deyince efil efil kağıt kokan, renkli ya da siyah-beyaz kağıtlara basılıp, resimlerle süslenmiş, çıkacağı günü özlemle beklediğimiz o kağıt tomarını hatırlar. Okurken okşadığımız sayfalar ve içinde kaybolduğumuz öyküler, şiirlerle dolu Doğan Kardeşler, Hayatlar, Varlıklar, Gırgırlar ve niceleri…
Günümüzde yeniden, sayıları her geçen gün artarak çıkan basılı dergilerin Türk Edebiyatında ilk ne zaman başladığını düşündüğümüzde aklımıza gelen ilk isim, bir edebi topluluğa ve döneme de adını veren Servet-i Fünun Dergisi oluyor..
“Fenlerin yani bilimin hazinesi” anlamına gelen Servet-i Fünun dergisi, 27 Mart 1891’de yayın hayatına başlar. Derginin ilk başyazarı olan Ahmet İhsan, Servet-i Fünûn'dan önce Şafak (1886), Ümran (1889) gibi kültür, sanat ve magazin dergilerini çıkaran bir yazardır. Çıkardığı dergiler hükümet tarafından kapatılınca Servet gazetesinin sahibi D. Nikolaidi'nin desteği ve izni ile, bu gazetenin eki şeklinde Servet-i Fünûn'u çıkarmaya başlar.Ancak Servet gazetesi kendisinden beklenen hizmeti veremeyince kapanır (1892). Böylece bir yıl sonra, Servet gazetesinin eki olan Servet-i Fünûn, bağımsız yayın organı olur. Başlangıçta imtiyaz sahibi olarak Nikolaidis‘in adıyla çıkan dergi, bir yıl sonra el değiştirir ve Ahmet İhsan Tokgöz’ün adıyla yayımlanmaya başlar.
Ahmet İhsan, matbaasını kurup, Servet-i Fünûn'un imtiyazını üzerine alınca; "iyi bir resimli haftalık gazete” çıkarmak istediğinden Avrupa'da o dönemde yeni kullanılan "çinkografi" tekniğini inceler. Yazışmalar sonucunda ünlülerin resimlerinden oluşan "galvano kalıp"lar getirtir. Avrupa'ya gider ve yeni baskı tekniklerini öğrenir. Fransa'dan kağıt ithalatı yapan Ahmet İhsan, baskı tekniği yönünden Servet-i Fünûn'un, dönemin en iyi dergisi olmasına gayret eder. Bu konudaki çalışmalarını taktir eden Saray'dan nakdî yardım bile görür.
Edebiyatımızda, bir edebi topluluğun ve dönemin oluşmasına ortam hazırlayan ve bu topluluğa adını veren ilk dergi olur böylece Servet-i Fünûn. Edebiyat-ı Cedide topluluğundan başka, Fecr-i Âtî, Şairler Derneği ve Yedi Meşale gibi edebi toplulukların da yayın organı olan dergi, Türk basının en uzun ömürlü süreli yayınlarından biri olma özelliğini de taşır.
Derginin kurucusu ve sahibi olan Ahmet İhsan Tokgöz başyazarlık görevini uzun yıllar üstlenir. Tevfik Fikret, Hüseyin Cahit Yalçın, Halit Fahri Ozansoy gibi ünlü edebiyatçılar da yayın müdürü olarak görev yaparlar dergide.
Servet-i Fünun'un ilk sayılarında, dönemin diğer pek çok dergisinde olduğu gibi, "fennî" konulara ağırlık verilmesinin yanında, magazin konularına da yer verilir. Bu dönemde, dergide yer alan yazıların pek çoğu Ahmet İhsan tarafından yazılır. Ahmet İhsan, dergiye, okuyucunun ilgisini çekmek, okuyucuyu bilgilendirmek ve o dönemde çok ihtiyaç duyulan, buluş yapacak kişilerin yetişmesine katkıda bulunmak amacıyla; Batıdaki yeni buluşları tanıtan ve hayal ettiren yazılar tercüme eder. Servet-i Fünûn'un kuruluşundan çok önce başladığı tercüme işinde özellikle, Jules Verne'nin eserlerini tercüme eder.
Servet-i Fünûn'un basın tarihinde ve edebiyat alanındaki önemli yeri, uzun ömrü kadar 1895'ten sonra bu dergi etrafında yaşanan gelişmelerden kaynaklanır. Çünkü bu tarihten itibaren dergi, eski-yeni edebiyat tartışmasında yenilik taraftarlarının yayın organı olur ve yenilik yanlılarının bu dergi etrafında toplanmasına yol açar.
Eski-Yeni çatışması, yani “Muallim Naci-Recaizade Ekrem mücadelesi" hükümetin araya girmesi ve Muallim Naci'nin ölümü üzerine kapansa da taraflar arasındaki tartışmalar bitmez. Yeniden başlayan "kafiye" tartışması ortamın yeniden kızışmasına ve dikkatlerin dergiye çevrilmesine, yenilik yanlılarının Servet-i Fünûn etrafında toplanmasına yol açar. Hatta bir ölçüde günümüze de yansır.
Derginin asıl önemi, Tanzimat yazarlarından sonra ikinci bir yenilik hareketi olarak ortaya çıkan; farklı dergilerde yazan ve dağınık hâlde bulunan bu yenilikçi gençlerin dergi etrafında yeni bir edebiyat hamlesini başlatmalarıdır. Türk Edebiyatının bu devrine “Servet-i Fünun Dönemi” denilmesi, bu edebî hareketin, bu dergide gerçekleşmesiyle ilgilidir. Bu da Tevfik Fikret‘in, bu derginin yazı işlerini üstlenmesiyle başlamıştır.
Edebiyat-ı Cedide döneminde yayınlanan şiir, hikaye, roman, edebî tenkit vb. türler ile Servet-i Fünun, tam anlamıyla bir sanat ve edebiyat dergisi kimliği kazanmıştır. Bu edebi oluşum, Ali Ekrem‘in otokritik niteliğindeki “Şiirimiz” adlı makalesinin kaleme alınışına kadar devam eder. Bu yazı, topluluğun arasında ilk ciddi kırgınlığı ve hatta kopukluğu yaratır. Tevfik Fikret, yazı işlerinden ayrılır. Bu görevi Hüseyin Cahit Yalçın üstlenir. Onun da Fransızcadan çevirdiği “Edebiyat ve Hukuk” adlı yazısı üzerine dergi bir süre kapatılır. Bu kapanış da topluluğun dağılmasını hızlandırır.
Sonuç olarak, 1896-1901 yılları arasındaki yıllarda, Servet-i Fünûn dergisinde, ortak bir edebiyat hareketi meydana getiren ve Türk Edebiyat tarihine geçen Edebiyat-ı Cedide şair ve yazarları, edebiyatımızın Batılılaşması yolunda bu dergi vasıtasıyla önemli eserler verirler.
Edebiyatımızda ve basın tarihimizde pek çok ilke damgasını vuran dergi 1891 -1944 tarihleri arasında yayımlanan en uzun ömürlü dergi olur. İstanbul'da haftalık olarak yayımlanan; fen, magazin, sanat ve edebiyat konularına yer veren Servet-i Fünûn, zaman zaman yayınına ara vermek zorunda kalsa da yarım yüzyılı aşan elli dört yıllık yayın hayatı boyunca 2464 sayı çıkmayı başarır.
Kaynak: http://www.turkedebiyati.org/serveti-funun-dergisi.html
https://tr.wikipedia.org