BENİ KÖR KUYULARDA MERDİVENSİZ BIRAKTIN
Genellikle melankolik dizeleriyle tanıdığımız Ümit Yaşar Oğuzcan’ın yaşamı da tıpkı dizeleri gibi melankolik kesitlerle doludur.
“Önce şunu belirtmek yerinde olur, benim hayatım roman değildir. Baştan başa şiirdir benim hayatım, şiirdir ve aşktır. Köhne dünyayı 1926 yılında şereflendirdim. Daha doğrusu çilem 1926 yılında Tarsus’ta başladı.” Diye anlatmaya başlar yaşam öyküsünü.
Şiir sevgisi çocukluğunda başlayan Ümit Yaşar, anne ve babasının da etkisiyle 9-10 yaşlarında şiir yazmaya heveslenir. Çocukken evlerinde şiir okunması, annesinin çağın ünlü ozanı Faruk Nafiz Çamlıbel’in şiirlerini ezbere bilmesi, evlerinin duvarlarında ünlü şairin çerçeveli bir fotoğrafının bulunması, babasının Faruk Nafiz’i “evin ikinci adamı” olarak görmesi Ümit Yaşar’ın küçük yaşlarda şiire ilgi duymasının nedeni olur.
Bak dünya ne güzel, bu sitem niye,
Ettim ben adımı sana hediye.
Mutluyum ey oğul babanım diye,
Çarptırma hicvinle cezaya beni…
Lütfi Oğuzcan
Baba Lütfi Oğuzcan’ın dizelerinde oğluna sitem etmesinin nedeni, Ümit Yaşar’ın sık sık intihara kalkışmasıdır. Söylenenler göre Ümit Yaşar yirmi üç kez, kendi sözlerine göre de üç kez intihara kalkışır ve ne yazık ki bu ruh hali nedeniyle evde huzur kalmaz.
Oğuzcan’ın şiirlerinde, aslında yaşadıklarının etkisi çok büyüktür. Bunca duygulu aşk şiirleri yazmasına rağmen, çokça intihar etmeye teşebbüs edecek kadar karamsar bir ruh haline sahip olan Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bu yaşamı, büyük oğlunu da olumsuz yönde etkiler. Babasının hayata bakış açısı ve bunu uygulama çabası, Vedat Oğuzcan’ın da aklında ‘intihar’ fikri oluşturur. Evde sürekli Ümit Yaşar’ın başarısız intihar girişimleri, bunun acı sonuçları konuşulur hale gelir ve ne yazık ki bu ruh hali nedeniyle kimsede huzur kalmaz.
Nihayet 1973 yılının bir haziran gününde on yedi yaşındaki oğul Vedat Oğuzcan, Galata Kulesi’ne çıkarak kendini aşağı bırakır… Rivayet odur ki, cansız bedeni yerde yatarken avucundaki kağıtta bir not yazılıdır:
“Baba intihar öyle edilmez, böyle edilir!”
Bu olay, şairin ruh dünyasında tamiri mümkün olmayan hasarlara yol açar ve o zamandan sonra Ümit Yaşar kendini “Acılar Denizi” olarak tasvir eder.
6 Haziran 1973
Pırıl pırıl bir yaz günüydü
Aydınlıktı, güzeldi dünya
Bir adam düştü o gün Galata Kulesinden
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Ömrünün baharında
Bütün umutlarıyla birlikte
Paramparça oldu
Bir adam benim oğlumdu…
Gencecikti Vedat
Işıl ışıldı gözleri
İçi bütün insanlar için sevgiyle doluydu
Çıktı apansız o dönülmez yolculuğa
Kendini bir anda bıraktı boşluğa
Söndü güneş, karardı yeryüzü bütün
Zaman durdu
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu
“Açarken ufkunda güller alevden”
Çıktı, her günkü gibi gülerek evden
Kimseye belli etmedi içindeki yangını
Yürüdü, kendinden emin
Sonsuzluğa doğru
Galata Kulesi’nde bekliyordu ecel
Bir fincan kahve, bir kadeh konyak
Ölüm yolcusunun son arzusu buydu
Bir adam düştü Galata Kulesinden
Bu adam benim oğlumdu
Küçüktü bir zaman
Kucağıma alır ninniler söylerdim ona
“Uyu oğlum, uyu oğlum, ninni”
Bir daha uyanmamak üzere uyudu Vedat
6 Haziran 1973
Galata Kulesi’nden bir adam attı kendini
Bu nankör insanlara
Bu kalleş dünyaya inat
Şimdi yine bir ninni söylüyorum ona
“Uyan oğlum, uyan oğlum, uyan Vedat”…
Hayatını, duygularını şiirlerine yansıtma konusunda usta olan şair; bu acısını yine dizelere dökerek yenmeye çalışır. İşte Vedat’ın ölümü üzerine yazdığı ve üstad Münir Nurettin Selçuk tarafından bestelenen “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın” şiiri, şairin bestelenmiş şiirlerinin en sevilenlerinden olur.
https://youtu.be/pwHy8V1gczI