top of page

 

 

Bir “Sonbahar” Kitabı:

 

Toprak Ana  / Cengiz Aytmatov

 

Mavi Işık YAZICI*

 

 

Cengiz Aytmatov’un Toprak Ana’sı, Tolunay adındaki bir kadının dünyasından bakarak yaşamın insanı zorlayan sarsan anlarını ve ona karşı verilen direnme savaşını anlatıyor. Uzaktan  bir kahramanlık destanı gibi duran savaşların, sıradan bireyin dünyasına yansımasını ve büyük yıkımlarını görüyoruz kitapta. İnsanın yıkımlar karşısında nasıl önce sarsıldığını, ezildiğini, sonra da dirilmek, hayata dönmek , karşı koymak için umarsızca verdiği  kavgayı okuyoruz. Tolunay, yitirdiği eşinin ve üç oğlunun acısını toprağa bağlanarak,onunla dost olarak  aşmaya uğraşır.

 

Küçük bir parçası eksikken bile dayanılmaz olan  yaşam, büyük paydalarını yitirirse ne hale geliriz, bu durumda bile direnen söylu insanın iç dünyası nasıldır ve  “çok hayatlı insanlar” nasıl doğuyor?.. bu kitapta başarılı bir dille anlatılıyor. Bazen öyle basit yaşantılar görürüz ki, ayrıntıya inildiğinde o sıradan  yaşama, birkaç ömür sığdırılmıştır . Onlar şanslı mıdır, yoksa çok talihsiz mi, bilemeyiz. Ama  onların, ruhsal olarak özel donanımlı  olağanüstü  insanlar olduklarını fark ederiz. Bu kadar acının içinde ancak böyle insanların yaşayabileceğini anlarız Kitabın kahramanı sıradan bir kadın gibi duran Tolunay öyle biridir.

 

İnsan elindeki her şeyi kaybettiğinde, yaşamın anlamsızlaştığını,  gereksizleştiğini düşünür ve çöküntüye uğrar. Yıllardır yaşamla arasında kurduğu bağı koparmak isteyebilir. İçinde özel donanımı olan güçlü  insan, fırtınaya yakalanmış,ama aşan yelkenliler gibi  zorluklara karşı koyabilen insandır. Zor zamanlarda yaşama tutunmak için hep bir gerekçe ararsınız ya Tolunay Ana da toprağı tutunacağı yaşam bağı olarak görmüştür. Geriye kalan her şey onun yaşama dönmesini hızlandıracaktır. O öyle bir insandır ki yaşam en acımasız yüzünü ona gösterdiği halde, buna dayanmış ve kendisi için olmasa da torunu için yaşaması gerektiğine inanarak acı gerçeklere göğüs germiştir. İşte o, kısa dediğimiz hayata birkaç  yaşam sığdırabilenlerdendir. Bu onun seçimi değildir, ama hayat oyunun kurallarının böyle olmasını istemiştir. Savaşta makinist oğlu Kasım’ı,öğretmen oğlu Muslubeg’i , kuryelik yapan daha gencecik oğlu Caynak’ı ve hayat arkadaşı Savankul’u  kaybeder önce. Yaşam onun yüreğine dört büyük acı tohumu ekmiştir artık. Yaşamın beklediği, onların yeşermesi ve Tolunay’ın teslimiyetidir. Ama  yanılmıştır . Tolunay, insanoğlu için hayat topraktır, der. Dört büyük acısını, Kasım’ın eşi Aliman ile toprağı işleyerek aşmaya çalışır. Kendisinin güçlü olduğunu bilir ama gelini için endişelidir. Bir gün Aliman’ın bir oğlu olur, ancak o gece yaşamın karanlık yüzünü dolunayın arkasına sakladığı yalancı aydınlık veren karanlık bir gecedir. O gece Aliman’ın çocuğu dünyaya gelir, ancak Aliman yaşamla olan savaşını kaybeder. Tolunay artık yalnız kalmıştır. Onun için tek yaşama nedeni torunu Canpolat’tır. Tolunay Ana her seferinde haykırmış, feryat etmiştir. Ne var ki, yaşam onu duymazlıktan gelmiş, yalnız bırakmış ve onun nefretini hep ayakta tutmuştur. Belki de TOLUNAY’ı direngen yapan da bu nefrettir.

 

İnsan, bazen yaşamın onu umursamadığını bazen çok sevdiğini bazen de gerçek bir yaşamın olmadığını düşünür. Halbuki yaşam hissettiğiniz her zaman vardır,sadece herkes için farklı paketlerde sunulur. Tek ortak yönü bir başlangıcının ve bir sonunun olmasıdır. Ama bazı insanların ruhları o kadar yücedir ki ölümsüzdürler. İşte Tolunay onlardan biridir. Yaşamın ona sunduğu paketi umursamayan, içini değiştirebilenlerdendir.

Bence bu kitap yaşama bu denli olan bağlılığımızı biraz da  sorgulamamız gerektiğini gösteriyor. İnsan ne kadar değer verirse yaşama, elimizden giden her şey için daha fazla acı çekeriz ve nefret duygusunu yakından tanımaya başlarız. Oysa nefret edecek hiç kimse yoktur. Yaşam artısıyla eksisiyle yaşamdır.

 

Aytmatov’un dili inanılmaz güzel ve akıcıdır. Ama bu kitapta  bence tüm kitaplarından daha akıcı bir dil kullanmış. Sanki insanın yüreğindeki tellere dokunuyormuş gibi bir his veriyor. Tabi eğer bu duygulardan yoksun değilseniz. Bu yönüyle bu kitap gerçekten insanlığa ders niteliğinde. Hayattan vazgeçmek için hiçbir gerekçemiz olmadığını, olamayacağını gösteriyor.

 

Herkes okumalı bu sonbahar tadı taşıyan, yani gerçek yaşam sunan kitabı. Neden sonbahar derseniz, çok hüzünlü de ondan…ama ilkbaharı da hissediyorsunuz. Onda bitiş de var, başlangıç da…yaşam ve yaşamın sunduğu paketlerin içindeki  her şey öyle değil midir?

 

 

 

‘‘yaşam hissettiğiniz her zaman vardır, sadece herkes için farklı paketlerde sunulur. Tek ortak yönü bir başlangıcının ve bir sonunun olmasıdır. Ama bazı insanların ruhları o kadar yücedir ki ölümsüzdürler. İşte Tolunay onlardan biridir. Yaşamın ona sunduğu paketi umursamayan, içini değiştirebilenlerdendir."

 

bottom of page