top of page

ŞENOL YAZICI

 

Çarmıhtaki Güvercin

*

Utandım. Hiçbir zaman utanmadığım dende utandım. Onursuzluklar yapıp utanmak ve korkmak en çok yaptığım iş olsa da, daha bir utandım. Sanki her şey, havada uçan martı, parktaki palmiyeler, büyük Atatürk heykeli, sokaklarda giderek bana benzeyen aldırışsız, korkan ve utanan insanlar ve ilk sarı gülü bana armağan eden o kız, sevmeyi bilmiyorum, öpmeyi, öğretsene, diyen o altın saçlı, düşsel kız, yüzüme yüzüme tükürüyorlardı.

Bu kentten kaçmalıydım. Bu kentten kimsenin beni tanımadığı bir yere kaçmalı, onurumu geri almalı ve yeniden insan olmayı başarmalıyım. Utancımı yüzüme vuran bu sokaklardan, bu ikiyüzlü, alçak, güçlüye karşı yumuşacık, ama güçsüze karşı canavar insanlardan kurtulmalıydım. Şimdi kurtulamam. Şimdi hiçbir şey yapamam. Aklımdan geçenleri haykıramam. Çatlar bu yürek biliyorum, ama diyemem.

Dayanmak için bir şeyler yapmalıyım. Onurlu insanların, namuslu insanların kazandığı dünyaları anlatan bir kitap bulmalıyım. Kimsenin görmeyeceği bir köşeye çekilip, beni rahatsız eden gerçek dünyayla bağlarımı koparıp ona dalmalıyım. İyilerin kazandığı, kötülerin cezalarını bulduğu bir kitapla bulaştırıldığım pisliği unutmalıyım.

Seni unutmayacağım şehrim, bana yaptıklarını da yaptırdıklarını da... Ama merak ediyorum, bütün güzel çocuklarını, konacak yer bulamayan o güvercinleri bir bir çarmıha geriyorsun, yarın ne yapacaksın?

*

DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

 

bottom of page