top of page

PİYASA ÇOCUK DERGİLERİ

 

                                                                                                                       Hidayet KARAKUŞ*

 

Yıllar önce Yalvaç’ta yeğenimin çalıştığı devlet dairesine uğramıştım. Masada tutucu bir gazetenin çocuk dergisini gördüm. Şöyle bir karıştırırken insan olmanın mı, Müslüman olmanın mı kuralları sayılıyordu yazının birinde. O yazıdan aklımda kalan, unutamadığım bir tümce: “Hakketmedikçe kimseyi öldürmemek.”

Tüylerim diken diken olmuştu. Sonra Hizbullah’ın mezar evleri, domuz bağlı cesetleri çıktı ortaya. Kim neye göre hakkeder ölümü? Buna kim karar verir? Yasaları, yargıyı bir yana iterek oluşturulmuş bir ilkeydi bu onlara göre. İnançları uğruna, kendi ölçülerine göre ölümü hakkedenlerin yok edilmesi gerektiğini söyleyen bir derginin çocukların, sonuçta da toplumun yaşamını karartacak bir geleceğin temelini attığını düşünürüm. Bu temelin yarattığı dehşetle nasıl saplantılı insanlar yetiştirdiğini, onların da kendileri gibi düşünmeyen nice insanın yaşamına nasıl kıydıklarını Cumhuriyet tarihinde Kubilay’dan Sivas olaylarına uzanan bütün yobaz, gerici, faşist kalkışmalardan biliyoruz. Bir toplumun geleceği başka türlü nasıl karartılır?

Tohumlar böyle küçükken atılır. Sonra o masum sözlerin, toplumsal koşulların olumsuzluklarıyla birleştiğinde o çocukları nasıl bir canavara dönüştürdüğünü görürsünüz.

İnancından başka değer taşımayan, kendisinden bir ton farklı renkte olana bile düşman olabilen bu anlayışın doğrusu yoktur.

Mavi Ada’nın hazırlayacağı Çocuk Edebiyatı dosyası için yazmayı düşününce hiç izlemediğim o dergiden bana kalan bu kötü izlenimle gençlere, çocuklara yönelik yayımlanan dergileri görmek istedim. Hemen bütün gazete bayilerinde, kimi kitapçılarda bulunabilen dergilerin isimlerini saptamak, kimilerinin içeriğine bakmak istedim. Beni dehşete düşüren bir görünümle karşılaştım. Genç dergilerinin, çocuk dergilerinin arasına yetişkinlerin dergilerini de kattım. Yetişkinlerin, anne babaların okudukları dergilerin  benzerlerini elbette çocuklar da  okuyacaktı. Adlarından nasıl bir dergi cangılında kaldığımızı çıkarabilirsiniz:

Yetişkinler için yayımlananlardan bazıları: Marie Clarie, Esaquare, House Beautiful, Hot Wheels, Forbes, Focus, Dishi (Dişi), Vizon, Bazar (Pazar), Formsante, Super, Businens Week, Turkishtime, Anchor Butik,  Life, Cosmopolitan, Aktüel…

Türkçe sözcüklerin bile İngilizceleştirildiğini görüyor musunuz? O da ayrı bir konu.

Gençler için; Heygirl,  Mixgirl, Hello, Super…

Çocuklar için; Witch , Disney-Prenses, Sindy, Tiger, Donald Amca, Gam World, Action Man, Spıder Man, Jojo Club..

Bunlar, İngilizce’yi kutsayarak kendilerini İngilizce sözcüklerle anlatmayı marifet sayan ruhunu yabancı kültürlerin ele geçirdiği bir azınlık da olsa kültür yaşamımızı belirleyen güç odaklarıyla birlikte olduklarından çok önemli. Dilimizi küçümseyerek uygarlaşacağını sanan bu zavallı beyinlerin varacağı yer uşaklıktır.

Sömürgeciliğin her türüne olduğu gibi kültür sömürgeciliğine de karşı çıkışımızın temelinde evrensel değerlere karşı çıkmak değil bizi biz yapan toplumsal değerleri hiçleyerek yabancı kültürlerin masalları, kahramanları, öyküleriyle uygar olunamayacağını, evrensel olunamayacağını anlatmak vardır.

Sömürgeciler, bir yandan silahlı, kanlı yöntemlerini sürdürürken bir yandan da sinsi, yeni sömürgecilik yöntemlerini yıllardır bizim gibi ülkelerde uyguluyorlar. Ulusal diller, toplumların kendilerini ulusal dilleriyle anlatması sömürgecinin amaçlarına ulaşmasında en büyük engeldir. Bu yüzden dillerini bozuyorlar ülkelerin.

Ülkemizdeki eğitim dizgesinin bozulması çok planlı biçimde 1946’larda başlatılmıştır. Kendi iktidarları uğruna devleti ele geçirenler, bir yandan sürekli eğitimle oynayarak, bu toprakların yetiştirdiği eğitimcilerin değil Amerikalı eğitim uzmanlarının önerilerini gerçek doğrular belleyerek kendi gerçeğinden habersiz, kendi dilinin güzelliklerinden, inceliklerinden yoksun, yarım yamalak öğrendiği İngilizce’yle bütün dünyayı ele geçireceğini sanan ruhsuz kuşaklar yetiştirdiler. Bir yandan da dinsel eğitimle bilimsel doğrulara göre biçimlendirilmesi gereken yaşama kara bir gölge düşürdüler. Bunun sonucunda da ülkenin değerlerini yaşamında boş laftan başka bir şey üretmeyenler satmaya başladılar. Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Söylev’inde dikkati çektiği tehlikeler birer birer gerçekleşiyor bugün.

 Bir ulusu ele geçirmek için eğitimini sömürgeci anlayışla düzenlerseniz gerisi kendiliğinden gelir. Bugün ülkenin yatırım yaptığı, yetiştirdiği gençlerin büyük bölümünün yurt dışına gitmek istediği bir ülkenin geleceği olabilir mi? Bugün okumanın, diplomanın değeri ancak iş kadardır. İş varsa diploma değerlidir. Oysa eskiden diplomalı birisi yaşamın değerleriyle donanmış bir insandı. Dünyayı, insanları derinliğine öğrenebilecek anahtarlara sahipti. Okuyan insan aydındı eskiden. Edebiyattan, felsefeden, toplumbilimden, tarihten, çağdan, uygarlıktan… haberi vardı. Önce yurdunu, insanlarını düşünüyordu. Şimdi okumamayı marifet sayan, yük sayan sınav birincisi aptallar yetiştiriyoruz. Şimdi okumuş cahiller, diplomalı hırsızlar, yağmacılar yetiştiriyoruz.

Yukarıda adını verdiğim gençlik dergileri, çocuk dergileri çocuklarımızın bizden nasıl çalındığının da belgesidir.

Dergilerden biri  SPIDERMAN. Örümcek Adam demek.  Örümcek adam derlerse İngilizce zaafa uğrar çünkü. Kapağında HERKESE 50 SPIDERMAN ÇIKARTMASI duyurusu var. www.Marvel.com  adresi verilmiş. Bu sayının Misafir Yıldızı SUB-MARINER!  Ayrıca Dipten Gelen DEHŞET! Sizi bekliyor. Çizgi öyküler-Bulmacalar da cabası.

Örümcek Adam’ın bir çizgi roman olduğunu biliyoruz ama gençler, çocuklar bizden daha iyi biliyorlar.

Genç Peter Parker’ı bir okul gezisinde radyoaktif bir örümcek ısırınca olağanüstü örümcek güçleri kazanır. Serüven bu güç üzerine kurulur. Metin; Fedg Handley, Çizim; Jon Haward, Yazı; John Stokes, Harfler; Tım Warrah-Smıth. Öykü, yazar, çizer, hepsi yabancı. Yalnızca okurlar Türk çocukları. Orta sayfada Örümcek Dosyası açılmış. Bu dosyada Örümcek adamın serüvenlerinde yer alan Prens Namor’un özellikleri veriliyor. Bu arada çocuklara Kalsiyum+7 vitamin+fosfor içeriğiyle Luna margarini tanıtılıyor,  Luna yağının kapağı biçiminde basit bir yapboz veriliyor armağan olarak. Hani çocuklara zararlı beslenme önerilemezdi! Çocuklar reklamlara karşı korunacaktı hani! Katı yağların kalp hastalıklarına, damar sertliklerine neden olduğu bilinmiyor mu? Çocuklardan bunu saklıyor muyuz?

Seçenek olarak zeytinyağımızın, mısıryağımızın, fındıkyağımızın önerilmesini boşuna bekleyeceğiz anlaşılan!

SPIDERMAN’ın başka serüvenleriyle doldurulan bir dergi bu. Üstelik ilerideki sınavlara hazırlık olsun diye örümcek testi bile var dergi de. Örümcek Adam’ın serüvenleriyle ilgili sorular kahramanların öykülerini çocukların belleğine iyice kazımaya yarıyor olmalı.

 ACTION MAN, bu da bir başka dergi. Kapağında HERKESE SÜRPRİZ ARMAĞAN! Duyurusu var. Spor Macera, Savaş Sanatları, Çizgi Öykü, Bulmaca derginin içeriğine ilişkin duyurular.

FLYINT VE KAR KAYKAYI,  X ADASINA DÖNÜŞ!, ACTION MAN XMISSIONS,(Sanırım Actıon Man’ın bilinmeyen görevleri demek. Burada 8. görevi anlatılıyor.) gibi çizgi öyküler var. Yine çizgi öykülerde ilkine yönelik bir ödüllü test var.

DIGITURK’un (dijitürk diye okuyacaksınız!) JOJO CLUB dergisi abonelere ücretsiz gönderilen bir çocuk dergisi. Kapakta Kırmızı Köpek Clifford’un Maceralarının yayımlandığı kanal duyuruluyor. Bu derginin içinde de Astronot Jım, Maya ve Miguel, Dünyanın kaderini elinde tutan Mutlak Güç’ün dizi duyurusu, Pucca, Jetix Yarışması, Guliver’in Maceraları, Rainbow Brıte çizgi dizisi, Clifford’un Büyük Macerası, Aloha, Scooby-Doo dizisi,Afacanlar İşbaşında, Rugrat’ler… çocuklara yönelik filmlerin, dizilerin duyurularıyla körpe beyinlerin yıkanması, ele geçirilmesi kolaylaşıyor. Bu dergilerin hiçbirinde kahramanların bizden olmadığını görüyoruz. Olayların, kişiliklerin bizim ülkemizle bağı yok. Sözler, dil, terimler, buluşlar hep İngilizce’nin kalıplarına göre. Çevirmenlerin de yeterli özenden yoksun oldukları görülüyor.

Bu dergilerin dışında adı Türkçe olan  ya da artık Türkçeleşmiş adlardan oluşan dergiler var. Bunlardan  Milliyet Çocuk dergisinin bir ürünü olan Miço, Yalvaç Ural’ın yönetiminde çıkıyor. Ders-Sevmez Hamdi çizgi dizisinin kahramanları bize uyarlanmış. Yazan ve Çizen : Godi+Zidrou. 

Peter Pan’ın  Defteri’ni Özlem Sezer yazmış.  Peter Pan’ın ağzından tekerlemelerle birlikte kolaycılığa kaçanları uyaran bir günlük gibi.  Pan’ın Şiirleri, Arkadaşım Kitaplar, Gezdim, Eğlendim, Öğrendim köşeleri.yararlı. Kız Babası Padişah’a Sormak İstediğim Sorular’da Özlem Sezer, bizim masal kahramanlarımıza ilginç sorular soruyor. Akıllara Zarar Titöf, Çoklu Zekalar, Küçük Fasulyeler, Zapçı Okan, Çaylak Basketçiler gibi çizgi diziler kahramanları, konuları yabancı olan öyküleri anlatıyorlar.  Miço, bizden olmaya çalışan ama çizgi dizilerinde yabancı öyküler yayımlayan bir dergi. Sizin Sayfanız’da çocukların şiirlerine, bilmecelerine, fıkralarına yer veriliyor.

Çocuk Kulübü Kanal D’nin çocuk kulübünün dergisi.  Hem çocuklara, hem çocukluktan çıkmak üzere olan 13-15 yaşa seslenen bir dergi içerik olarak. Onun da kapağında Herkese Güç Topu armağanı duyurusu var. Harikalar Sirki, Şövalyeler, Sevgili Kahramanlar olarak çocuklara öğretilenler: Spider-man ve Mary Jane, Donald Amca ve Deyzi, Daphne ve Fred,  Bob ve Sandy… tanıyor musunuz?  Bu derginin güzel bir köşesi var. Çocukları yazmaya, düşünmeye, kafa yormaya iten bir köşe: BİR YAZAR ARANIYOR.  Çocuğu çekecek bir girişle başlıyor: “Bu öykünün sonu yırtılmış ve okunmuyor. Bize yardım eder misiniz?”  Öykünün başlığı KAYBOLAN ÖĞRENCİLER. “Lila ve Rino, uçsuz bucaksız kırların ortasında bir okula gidiyorlardı.” Bu ilk tümceden anlayacağımız gibi kahramanlar yine bizden değil. Zaten Narnia Günlükleri’nin bir parçası olmaya çağrılıyor bir anlamda genç-çocuk yazarlar. Derginin öteki sayfalarında bütün büyüklerin çocukluklarında okudukları Kırmızı Başlıklı Kız.’la ilgili bulmaca, Şaka Yaptım, Sihirli Çocuk Kitapları, Orman Günceli.. gibi bölümler var. Scooby-Doo! Dedektiflik Bürosu’nun kahramanı da elbette bizim Karabaş olacak değil. Bu öykünün kahramanları da Norville “Shaggy” Rogers, Velma Dınkley, Daphne Blake, Fred Jones… Hepsi çocuklarımızın rüyalarında gezen, onların beyinlerini, düşüncelerini biçimlendiren kahramanlar.

 Milliyet Kardeş, daha çok ilköğretim ikinci kademe öğrencilerine seslenen bir dergi. Narnia günlükleri burada da karşımıza çıkıyor. Aslan, Cadı ve Dolap, Büyücünün Yeğeni (Kuzeni demediği için sevindim. H.K.)  At ve Çocuk, Şafak Yıldızı’nın Yolculuğu, Gümüş Sandalye, Son Savaş gibi kitapların duyuruları  var.  MK  bu kısaltmayla sunuluyor okura Milliyet Kardeş. Sanki yabancı bir dergi izlenimi ediniyor insan ilk anda. Yazı biçimi öyle bir izlenim veriyor kişiye. Bu özellikle yapılmış belli ki.

Yabancılaşmanın boyutu çok derin gördüğünüz gibi. İnsanın emeğine yabancılaşması bir yana kendine, çevresine, yurduna yabancılaşması çok acı. Milliyet Kardeş’in bu sayısında Afacan Kıd (Çizgi dizi), Dr. Kainat (Evrenden ilginç bilgiler veriliyor.), Aeon Flux Charlize Theron’dan yepyeni bir heyecan fırtınası getiren film tanıtılıyor.), Hotwheels (Otomobil dergisi), Sponge Bob-Sünger Bob (Çizgi dizi), Gufi (Çizgi dizi) Karakalem (Star Wars’ın sevimli robotu, çizimler adım adım veriliyor.), Altın Ayaklar, Şarkı Sözleri, Ayın Oyunu, Oyun Rehberi, Fanclub  bölümleri var.

Bütün dergileri incelemek, hepsini değerlendirmek isterdim. Ancak buna ne zaman, ne güç yeter.

Buraya alabildiğim, incelemeye çalıştığım dergilerin özellikleri benim içimi kararttı geleceğimiz adına.

Bu dergilerde çocuklarımıza gençlerimize ne veriliyor? Bu dergilerden okuyacakları öykülerin, izleyecekleri dizilerin, öğrenecekleri yabancı yaşamların kendilerini tanımalarına ne gibi bir katkısı olacaktır?

Her şeyden önce Türkçe’nin tadını verecek öyküler, diziler ortada görünmüyor. Bilinir ki çocuğun kendi dilinde okuması, kavramlarını oluşturması, dünyayı algılaması hem hakkıdır, hem toplumsal varlığımız, ulusal birliğimiz için zorunludur.

Bu dergilerin içeriklerinde aktarılan öykü kahramanları bize yabancı yaşamların kahramanlarıdır. Kendi benliğine uzak düşen bu kahramanlarla özdeşleşen çocuk kendi toplumuna, çevresine, dahası annesine, babasına bile yabacılaşacaktır.

Ben yerli yazar okumam, diyen nice insan böyle doğdu. Kendi ülkesinin gerçeklerini tanımayan okumuşların başkalarının sözcülüğünü, avukatlığını yaptıklarını görmüyor muyuz?

Beyinleri yabancı sözcüklerle, yabancı çevrelerle, yabancı yaşam biçimleriyle doldurulan çocuklarımızın bizim çocuklarımız olduğunu söyleyebilir miyiz?

Peki yabancı öyküler, romanlar, çizgi diziler verilmeyecek mi hiç çocuklarımıza? Elbette onları da bilecekler ama önce kendilerini bildikten sonra. Minicik beyinlere kendi sokağının, kentinin, ülkesinin masalını, öyküsünü, kahramanını okutmadan yabancının yaşamını okutursanız  kaçınılmaz olarak yabancılaşacaktır çocuk.

Bu dergilerde hiç olmazsa öncelikle bizim insanımız, bizim toplumsal yaşamımızla ilgili öyküler, çizgi dizilerle dengelenecek bir içerikte yayımlanmalı dergiler. Örneğin pek çok çizerimiz var, pek çok da çocuk kitapları yazan arkadaşlarımız. Niye bu arkadaşların öyküleri, romanları çizgi dizi yapılmaz? Neden bunu düşünmezler bu dergileri yayımlayanlar? Hep hazır diye yabancıların ürettiklerine oluk oluk para verirken çocuklarımızı da yabancılaştırdıklarını düşünmezler; neden?

Kültür sömürgeciliği öyle sanırım en somut çocuk dergilerinde görülüyor. Aklı başında bir eğitim dizgesi başı boşluğa asla izin vermez. Üstelik adı Milli Eğitim olan bir düzenin çocuklarımıza okuttuğu dergiler, kitaplar bu denli bize uzak, bu denli bize yabancı olamaz; olursa buna izin veren bakanlığın adı da Milli Eğitim Bakanlığı olamaz.

Şimdi bu yazımı okuyan kimileri beni sanki suçmuş gibi ulusalcılıkla, dahası faşistlikle suçlayacaklardır. Bunu da solculuk, devrimcilik, sosyalistlik adına  yapacaklardır bu suçlamayı. Bu moda çok yaygın çünkü. Oysa sömürgeciliğe, anamal düzenine karşı çıkmadan, emeğin evrensel değerlerine sahip çıkmadan sosyalist de olunamaz, solcu da, yurtsever de!

Çocuklarımız için, geleceğimiz için dergicileri, çizerleri, yazarları bizim öykülerimizi, masallarımızı okutmaya, yerelden evrensele ulaşan insanlık değerlerini veren yapıtlar üretmeye çağırıyorum.

 

 

bottom of page